Eğitim

Haçlı Seferleri’nin Etkileri Nelerdir?

Haçlı seferleri, Hristiyan krallıklar tarafından Müslümanlara karşı başlatılmıştır. Papa’nın talep ve vaatleri üzerine Avrupa’da yaşayan Katolik Hristiyanlar Haçlı Seferlerini başlatmışlardır. Düzenlenen Haçlı Seferleri’nin etkileri arasında sosyal, siyasi, ekonomik ve askeri etkiler bulunmaktadır.

Haçlı seferleri, 1092 ila 1272 yılları arasında Müslümanlar tarafından idare edilen Kudüs ve Orta Doğu topraklarında siyasi ve askeri üstünlük kurmak için düzenlenmiştir. Fetih Hareketi Portekiz ve İspanya topraklarında yaşamlarını sürdüren Müslümanların bu topraklardan uzaklaştırılması için başlatılmıştır. Düzenlenen bu seferler İber Yarımadası’nda Müslüman toplumun kontrolünde olan bölgeleri ele geçirmek için 9. yüzyılda başlayıp 12. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir.

Haçlı Seferleri’nin Başlamasının Nedenleri

  • Kudüs topraklarını Müslümanlardan arındırmak istenmesi
  • Papa ve din adamlarının Orta Doğu’ya yerleşmek istemesi
  • Halkın kiliseler tarafından Müslümanlara kışkırtılması
  • Ortodoks ve Katolik dünyasının tek bir yerde toplanma istekleri
  • Avrupa’da yaşayan halkın yüksek refah düzeyine erişme istekleri
  • Çevre halkının feodal sistemden uzaklaşma arzusu
  • Yoksulluk çeken Avrupa’nın Baharat Yolu kontrolünü ele geçirmek istemesi
  • Hristiyan toplumların oluşturdukları radikal tarikatlar tarafından yapılan propagandalar
  • Kralların, dian adamları ve soyluların siyasi otoritelerini arttırma arzusu
  • Feodal düzende toprakları olmayan soyluların yeni topraklar sahibi olma istekleri
  • İslam ordularının Avrupa’ya tehdit yaratmasını engellemek
  • Türklere karşı zayıf düşen Bizans’ın Avrupa’dan yardım talep etmesi

Haçlı Seferleri’nin Siyasi Etkileri

Düzenlenen bu seferler, Hristiyanların askerlik görevine olan bakış açılarını derinlemesine etkilemiştir. Kiliseler ile bağlantısı olan kişiler içerisinde Hz. İsa tarafından verilen mesajın savaşı önlediğine dair düşünceler, haçlı seferleri için kurulan ordulara karşı bazı kaygılar oluşturdu. Çünkü bir insanın temiz olması için başka bir insanın canını alması yasaktı. Hristiyan doktrinleri denilince akla gelen ilk isim Aziz Aurelius Augustinus, “adil savaş” doktrini ile kafalarda oluşturulan bu düşünceyi değiştirdi. Augistinus, Hristiyanların savaşta karşılarındaki düşman askerlerini öldürmelerinde bir engelleme olmadığı savunmuştur.

Bir Başka Siyasi Etkisi İse

Yeni doktrinler Haçlı Seferleri açısından tüm dengeleri değiştirdi böylece savaşçı keşiş akımı ortaya çıkmış oldu. Fransız asıllı Aziz Bernard Clairvaux tarafından askerlik hizmeti kilise ve Tanrı’ya karşı hizmet olarak sayılacağı ifade edildi. Tapınak ve Tötan Şövalyeleri gibi dini ve askeri toplulukların gün geçtikçe artması siyasi açıdan önem arz ediyordu. Onların sahip oldukları zenginlikler ve mallar, diğerleri için gurur veya küçümseme kaynağı olmuştur. Bunun sonucunda tapınaklar ortadan kaldırılmaya başlandı. Geriye kalan diğer dini kurumlar hayır kurumlarına dönüşerek bütün askeri niteliklerini kaybettiler.

Bu seferler sırasında papanın gücü arttı. Avrupa’da herhangi bir bölgede liderlik yapan kişilerin kendi başlarına Haçlı Seferi yoluna gitmesi çok nadirdi. Haçlı Seferleri’nin başlaması için bir papanın ısrarı gerekliydi. Her başarılar papanın hanesine yazıldı, başarısızlıklar ise Haçlılılar’ın suçu olarak gösterildi. Papa büroları tarafından savaşa gönüllü olarak katılacak insanlara hediye ve ödüller hibe edildi. Aynı zamanda bu seferlerin masraflarının karşılanması için papa tarafından sık sık vergi toplandı. Ancak bu vergiler siyasi liderlerin habersizce halktan doğrudan alınıyordu. Bu olay papazların işine geldi ve kendi çıkarları veya diğer amaçlar içinde vergi toplama girişiminde bulundular.

Vergi adı altında toplanan bu paralar krallar ve soyluların kasalarından çıkan paralar olduğu için bu durumdan rahatsız oldular. Alınan vergiler nedeniyle kilise prestiji ve gücünde azalmalar başladı. Bu seferlerde ortaya çıkan başarısızlıklar kiliselere ve Hristiyanlığa siyasi yönden zarar vermeye başladı. Haçlı Seferleri’nin başlangıç nedenleri dini sebeplerdi fakat bu durum zamanla dönemin hükümdarlarının rakiplerin üzerinde güçlerini arttırma arzusuna dönüştü. Kiliseler milliyetçiliğe destek verirken kiliselere karşı şüpheler artış gösterdi.

Haçlı Seferleri’nin Askeri Etkileri

Haçlı Seferleri’nin geneli siyasi ve askeri açıdan başarısızlık olarak gösterildi. İlk düzenlenen Haçlı Seferi’nde başarıya ulaşılsa da diğer seferler işin içine girince başarısız olarak algılandı. Doğal engeli olmayan dar ve uzun toprak yapısına sahip olan Kudüs Krallığı her zaman tehlikeye açık durumdaydı. 250 binlik nüfus Beyrut, Trablus, Tire ve Acre gibi kıyı kentlerinde yoğunlaşmıştı. Haçlılar, yerli halkın beşte biri olmasına rağmen halk kendilerini yönetmeleri için izin vermişti ancak halk Kutsal Toprak olarak gördükleri Kudüs’ün Hristiyanlar tarafından yönetilmesinden pek hoşlanmıyorlardı. Buna rağmen savunmak için herhangi bir çaba göstermediler. Kudüs ve Antakya’yı savunacak şövalye ve komutan sayısı çok azdı. Bu seferlerin başarısızlıkla sonuçlanmasını etkileyen önemli etkenlerden birisi iç karışıklıklardır.

İber Yarımadası’nın tekrardan inşa edilmesi ve Akdeniz bölgesinde bulunan bazı adaların kontrolünün tekrardan ele geçirilmesi haricinden Hristiyanlar açısından Haçlı Seferleri’nin siyasi ve askeri olarak başarılı olduğu iki nota bulunuyor. Birisi Konstantinopolis’in Müslümanlar tarafından fethinin geciktirilmesidir. İstanbul (Konstantinopolis) 1453 yılından önce fethedilmesi ve bölünen Avrupa’nın çok büyük bir tehditle karşılaşmasının engellenmesi düzenlenen Haçlı Seferleri’nin askeri ve siyasi olarak gösterilen başarıdır. Bir diğeri ise Haçlı ordularının aldıkları mağlubiyet sonrasında Avrupa’ya geri dönmelerine rağmen İslam ordularına büyük zararlar verdikleri fikridir. Dünyayı yerinden oynatan Moğol istilaları İslam dünyasının başına gelmiş en kötü felaket olarak gösterilmektedir. İslam dünyası Moğollar tarafından parçalanarak Avrupa uzun dönemde korunmuştur.

Böylece İslam orduları Avrupa’ya karşı bir tehdit olmaktan uzaklaşmıştır. Bu durum düzenlenen Haçlı Seferleri’nin İslam orduları ile Moğolları karşı karşıya getirmesinin bir ürünüdür. Tüm bunlara rağmen Moğollar ele geçirdikleri, zarar verdikleri ve istilaya uğrattıkları toprakların inancını seçmişlerdir yani Müslüman olmuşlardır ve bu durum tarih sayfalarında İslam’ın zaferi olarak kayıt edilmiştir.

Haçlı Seferleri’nin Ekonomik ve Sosyal Etkileri

Hayatta kalındığı sürece savaşlar uzak diyarlarda yapılarak coğrafya öğretir ve ufuk açarlar. Haçlı Seferleri’nin bir etkisi de savaşa katılmış genç erkek bireyler gittikleri savaş bölgelerindeki yerel kültürler ile uyum sağlarlar ve savaş sonrasında eğer dönebilirlerse geri döndüklerinde önceden yapıkları şeyleri yapmak istemediklerini fark ettikleri yönünde olmuştur. Avrupa’da yaşayan çevre halkın, Müslüman ülkeler ve doğuda bulunan Çin ve Hindistan gibi ülkelerden mücevher, baharat ve kumaş gibi ürünlere olan talepleri arttı. Avrupa ülkelerinde kayısı, pirinç, limon, saten gibi ürünler yaygınlaşmaya başladı. Bununla birlikte doğu ülkelerinde de Avrupa malları pazara sunuldu.

Doğu ülkelerine yerleşen Avrupalılar hayatlarını bulundukları iklim şartları ve coğrafyaya göre değiştirmeye başlamıştır. Uzun yazlar ve kısa kışlar yaşandığı için yanlarında getirdikleri kalın kıyafetler kenara bırakılarak bunların yerini başörtüleri, uzun elbise ve terlikler aldı. Avrupalılar torunlarıyla birlikte yerel halk ile iyice uyum içine girdiler ve evlilikler yaşanmaya başladı. Yerel halk, Haçlı geleneklerini kabul ettiler ancak onları hiçbir zaman benimsemediler. Yani hep işgalci gözüyle bakıldılar ve hiçbir zaman yerleşimci olarak görülmediler. Avrupalılar işgal bölgelerini ziyaret ettiklerinde nazik geleneklerini gösterseler de bekledikleri tepkiler ile karşılaşmadılar. Birinci Haçlı Seferleri’ne katılanların torunları, Filistin ve Avrupa’da kendi kültürlerini kaybederek yabancılaştılar.

Haçlı Seferleri’nden Önce

Doğu’dan gelen ticari mallar Yahudiler tarafından kontrol ediliyordu ancak zamanla bölgedeki sayıları artan Hristiyan tüccarlar bu kontrolü Yahudilerin elinden aldı. Ticarete girme yeteneklerini kısıtlayıcı yasalar ortaya koyarak Yahudileri engellediler. Müslümanlar ile Avrupalılar arasında yaşanan para ve mal ilişkilerine ek olarak kültür, fikir ve inanç ilişkileri de gelişmeye başladı. Bunun sonucunda ortaya materyalist bir fikir ticareti ortaya çıktı. Matematik, bilim, felsefe, eğitim ve tıp alanlarında ortaklaşa birlikler oluşturuldu. Arapçada kullanılan birçok kelime Avrupa dillerine çevrildi ve eski Roma tarzı sakal tıraşı geri geldi. Avrupa’da tıp gelişti, edebiyat ve şiir üzerinde etkiler arttı. Avrupa kökenli olan Müslümanların, Yunancadan aldıkları fikirler sayesinde kendilerini geliştirmeleri Avrupa’daki sosyal gelişmelere hız verdi.

Yapılan seferlerin finansmanını sağlamak için yapılan vergilendirmeler büyük gelişmeleri başlattı. Vergilendirme ve ticarette yaşanan değişimler feodalizmin sona ermesine yardım etti. Feodalist bir toplum sadece bireysel eylemler gerçekleştiriyordu, örgütlenme ve finansman isteyen geniş kampanyalar içerisine girmiyorlardı. Soylular, ellerinde bulunan arazileri tüccarlara, zenginlere ve kiliselere ipotek etmekle yükümlüydüler. Bu sayede yoksulluk için yemin etmiş olan rahiplerin yaşadıkları manastırlar zengin soylulara rakip olan önemli malları satın alabiliyordu. Haçlı Seferleri’ne gönüllü olarak katılan binlerce kişi özgürlüklerine geri kavuştular. Evlerine geri dönenler soylu toplarına bağlı kalmadılar. Kasaba ve şehirlerde yaşayarak atalarından öğrendikleri tarım faaliyetlerinde bulundular. Bununla birlikte merkantilizme ve ticaretle aşır neşir olan Avrupa hızlıca şehirleşmeye başladı.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.